estetikland
Updated on Ocak 4th, 2024
Ana sayfa » Obezite Cerrahisi » Tüp Mide (Mide Küçültme) Ameliyatı
Bariatrik cerrahi operasyonları yer alan tüp mide ameliyatı, (gastrik bypass ameliyatı) obezite ile mücadele konusunda en etkili operasyonlardan biridir. Laparoskopi (kapalı sistem) ile uygulanan müdahalede, atılan küçük kesiler sayesinde mideye ulaşılır ve midenin bir kısmı kesilerek çıkarılır. Mide küçültme ameliyatı, hastanın uzun vadede daha sağlıklı bir hayata kavuşması için zemin hazırlar.
Diyet ve egzersizlerle kilo veremeyen, kısa vadede kilo vermiş olsa dahi uzun vadede verdiği kilodan daha fazlasını geri alan, kullandığı bazı ilaçlardan veya gördüğü bazı tedavilerden sonra kilo alımını engelleyemeyen, sahip olduğu bazı hastalıklardan aşırı kilo alma durumu ile karşı karşıya kalmış pek çok kişi obezite ile mücadele etmektedir. Türkiye’de tüp mide ameliyatı, bu anlamda en sık yardım alınan operasyondur.
Başlıklar
ToggleGlobal bir sorun olan obezite, her geçen gün biraz daha yaygınlaşan sağlık sorunları arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Yanlış beslenme alışkanlıkları, hareketsizlik, aşırı hazır gıda tüketimi, genetik alt yapı nedeniyle alınan fazla kilolar ve aşırı yağlanma sorunu beraberinde başka rahatsızlıkları da getirmektedir. Tüp mide ameliyatı, mide hacminin küçültülmesi sonucu gıda tüketimini kısıtlayarak hastanın ihtiyacı olan kiloya düşmesini sağlayan bir ameliyattır. Açlık hissini büyük oranda gideren operasyon, beslenme düzeyinin normal sınırlar içerisinde kalmasını sağlar. Tür mide ameliyatı ile midenin hacmi küçültülür ancak bağırsak yapısında ya da midenin fonksiyonlarında herhangi bir değişiklik yapılmaz. Operasyondan sonra mide kapasitesi azalmış olsa da bir çok besin grubu az miktarlarda tüketilebilir.
Türkiye’de obezite cerrahisi kapsamında en çok uygulanan yöntemlerden biri olan mide küçültme operasyonlarında asıl amaç; hastanın uzun vadede karşılaşabileceği diyabet, hipertansiyon, romatizma, kalp ve damar hastalıkları gibi sağlık sorunlarını engellemektir. Obezite cerrahisi ile ideal kilolarına ulaşmış olan kişilerde; hayat kalitesi yükselirken, daha sağlıklı bir yaşamın temelleri atılır.
Obezite seviyesi cerrahi bir müdahalenin gerekli olup olmadığı konusunda karar verilmesini sağlayan unsurlardan biridir. Obezitenin derecesi vücut kitle endeksi değerlerine göre belirlenir. Vücut kitle endeksi vücut ağırlığının (kilogram cinsinden), boyun uzunluğunun (metre cinsinden) değerinin karesine bölünmesi ile hesaplanır. Örneğin; 1.70 uzunluğunda, 70 kg ağırlığında olan bir kişinin hesaplaması şu şekildedir;
Vücut kitle endeksine göre obezite seviyesi tablosu ise şu şekildedir;
Tıpta Sleeve Gastrektomi olarak anılan tüp mide operasyonunun yapılıp yapılamayacağını belirleyen faktörlerden biri; obezitenin beraberinde getirdiği sağlık sorunlarıdır. Vücut kitle endeksi 36 üzerinde olan hastalara, obezitenin yanı sıra diyabet, hipertansiyon, kolesterol, uyku apnesi sağlık sorunları bulunan hastalara, morbid obezite seviyesinde olan hastalara, uzun süre diyet ve egzersiz programları uygulamış ancak kilo verememiş hastalara, eksojen (sistemsel ve vücut içerisindeki etkenlerden kaynaklanmayan, dış etkenlerden dolayı meydana gelen) kaynaklı aşırı kilo sorunu yaşayan mide küçültme ameliyatı uygulanabilir.
Obezite sorunu hormonal bozukluklardan kaynaklanan obezite vakalarında, vücut kitle endeksinin 35 ve altında olduğu durumlarda mide küçültme ameliyat yapılmamalıdır.
Tüp mide ameliyatları kapalı yöntemle gerçekleştirilir. Hasta genel anestezi altındayken açılan 6 küçük delikten laparoskopik olarak (karın duvarını kesmeden) midenin “ghrelin” üreten kısmı kesilerek çıkarılır. Ghrelin, midenin fundus adı verilen üst kısmında bulunan hücreler tarafından üretilen, 28 aminoasitten oluşan bir peptit proteindir. Ghrelin, kuvvetli bir oreksijenik (iştah arttırıcı) etkiye sahiptir. Bu nedenle basitçe açlık hissini kontrol ettiği söylenebilir.
Özel ekipmanlar kullanılarak midenin yaklaşık %80’i çıkarıldıktan sonra kalan kısım, 150-200 cc hacme sahip bir muz şeklindedir. Dikiş sırasında mide özel bir sıvı ile şişirilerek kaçak olup olmadığı kontrol edilir.
Türkiye’de Sleeve Gastrektomi, 15-65 yaşları arasındaki hastalara uygulanabilmektedir.
Kamuoyunda oluşturulan algı doğrultusunda; halk arasında tüp mide ameliyatında kaçak ve ölüm risklerinden söz edilmektedir. Operasyonla ilgili uluslararası verilerde rastlanan risk oranları %0.2 -%0.4 arasındadır. Yani, her ameliyatta karşılaşılması ihtimali olan risk faktörleriyle aynı orandadır. Bu noktada riskleri bertaraf etmek; doktorun tecrübesi, ekibin uzmanlığı ve başarısı, kullanılan ekipmanların kalitesi, operasyon esnasında ekipmanların doğru kullanılması gibi faktörlere bağlıdır. Bu nedenle her cerrahi operasyonda olduğu gibi bariatrik cerrahide de doktor seçimi oldukça önemlidir.
Anestezi ve operasyon kaynaklı gelişebilecek bazı riskleri önlemek için hastaların, operasyondan 15 gün önce alkol tüketimini, en az 1 hafta önce sigarayı bırakmaları önerilir. Operasyondan bir önceki gece saat 12 itibariyle gıda ve sıvı tüketimi tamamen kesilmelidir. Eğer hastanın tansiyon gibi kronik rahatsızlıklardan dolayı düzenli kullandığı ilaçlar varsa; operasyon günü ilaçlarını alırken birkaç yudum su içebilir.
İlk ay berrak sıvı dönemi: Operasyondan sonraki ilk bir ay boyunca günde en az 1.5 litresi su olmak üzere 2,5-3,5 litre arasında sıvı alımı yapılmalıdır. Su, süt, ev yapımı ayran, süzülmüş et veya tavuk suyu ya da katkısız meyve suyu tüketilebilir. Gün içinde toplam 5 öğün olmak üzere ayarlanan sıvı tüketimi, her öğün yaklaşık 150 ml sıvı alımından oluşmalıdır.
İkinci ve üçüncü ay püre dönemi: Sıvı tüketimine ek olarak püre halinde gıdaların da tüketilmeye başlandığı dönemdir. Bu dönemde suda haşlanmış ve püre haline getirilmiş Brüksel lahanası, brokoli, havuç, kereviz, enginar ve ıspanak tüketilebilir. Yüksek karbonhidrat içerdiği için patates tüketilmesi önerilmez. Protein miktarını yükseltmek için yine püre haline getirilmiş yağsız kıyma ya da tavuk eti sebze pürelerine eklenebilir. Bu dönemde toplamda 7 öğüne çıkabilen tüketimde dikkat edilmesi gereken nokta; pürelerin sadece ana öğünlerde tüketilmesidir. Geri kalan ara öğünlerde devam edilen sıvı tüketimine şekersiz olmak üzere; elma, armut ya da ayva kompostoları da eklenebilir.
4-6 ay arası normal gıdaya geçiş dönemi: Bu dönemde un içermeyen her tür çorba, yağsız kırmızı ya da beyaz et haşlaması veya ızgara balık tüketilebilir. İyice çiğnemek şartıyla çiğ sebzeler ve meyveler tüketilmeye başlanabilir. Normal gıdaya geçiş döneminde esas olan, normal gıda tüketimine yeniden uyum sağlamaktır. Olası tatlı krizlerinde kuru meyve tüketilmesi ya da haftada 1 kez olmak üzere 1 top light dondurma tüketilmesi önerilir.
Normal gıdaya geçiş süreci tamamlandıktan sonra her tür gıda tüketimine başlanabilir. Ancak bu etapta dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır.
Updated on Ocak 4th, 2024