Genetik özellikler, yaş, beslenme alışkanlığı, uyku düzeni ve çevresel etkiler sebebiyle cildimiz zaman içinde canlılığını yitirir. Cilt bakımı ve cilt yenilemede en yenilikçi yaklaşımlardan biri olan Somon DNA, saf hyalüronik asit ve somon balığı DNA’sı kokteylinden oluşan bir polinükleotittir.
Somon DNA’sının cilt bakımında kullanılma nedeni nedir?
İnsan DNA’sına en yakın olan Somon DNA’sının cilt bakımında kullanılma sebebi; canlılığını yitirmiş yüz, el, boyun ve dekolte bölgesinin yenilenmesini sağlayıp, cilde daha genç bir görünüm kazandırmaktır. Hamilelik sonrası oluşan çatlakların tedavisinde de ideal bir yöntem olan uygulama, göz çevresinde oluşan morarma ve şişliklerin giderilmesinde de tercih edilen yöntemler arasındadır.
Somon Dna tedavisi nasıl uygulanır?
Tedavi prosedüründe ilk adım cildin temizlenmesidir. Temizlenen cilde anestezi kremi uygulanarak hastanın uyuşması beklenir. Uyuşan uygulama bölgesinde cildin orta katmanına, 1-2 cm aralıklarla Somon Dna enjekte edilir. Somon Dna tedavisi hastanın günlük rutinleri için engel teşkil etmemesinin yan sıra alerjik reaksiyonlara da neden olmaz.
Somon DNA’nın etkileri nelerdir?
Derideki kan akışını arttıran Somon DNA, bölgesel oksijeni de arttırır. Polinükleotit yoğun miktarda su molekülü içerdiğinden ciltte bulunan hyalüronik asit seviyesini arttırır. Kolajen ve elastin üretimini destekleyerek cildin elastikiyetini arttırır. Sarkma başlangıcındaki derin kırışıklıkların ilerlemesini önler, tedavisini sağlar. Akne skarlarının tedavisinde kullanılır. Güneş ışığına bağlı olarak gelişen cilt deformasyonlarını engeller ve giderir. Sigara ve alkol kullanımının neden olduğu protein eksikliğini giderir. Cilde aydınlık, parlak, dinlenmiş ve sağlıklı bir görünüm verir.
Somon Dna kaç seans uygulanmalıdır?
Kadın erkek herkese uygulanabilen Somon DNA işleminin seans sayısı, kişinin problemleri göz önünde bulundurularak belirlenir. Uygulama sayısı, ihtiyaca göre 1-5 seans arasında değişiklik gösterir.
Somon DNA kimlere uygulanamaz?
Bazı sağlık durumları tedavi için engel teşkil etmektedir. Özellikle hamilelik ve emzirme döneminde bu işlemin yaptırılması tavsiye edilmez. Ayrıca; damar tıkanıklığı bulunan hastalar, felç geçirme riski bulunan ya da geçmişinde felç öyküsü olan hastalar, Diyabet hastaları, kan pıhtılaşma sorunu olan hastalar, kalp hastaları ve kanser hastaları da bu tedavi için uygun aday profili değildir.