Keloidlerin ne olduğunu, nasıl ortaya çıktıklarını, belirtileri, nedenlerini ve bu rahatsız edici cilt durumunun nasıl tedavi edilebileceğini tıbbi ve alternatif yöntemlerle ele aldık.
Keloid Nedir?
Keloidler aşırı doku büyümesi sonucu oluşan (benign) deri lezyonlarıdır. Genellikle kırmızı veya mor renkli, sert ve kabarık doku şeklinde görülmektedir.
Keloid tümör olarak sınıflandırılabilir ancak iyi huylu tümörler kategorisine girerler ve bu tümörler kanserli değildir, kansere dönüşme riskleride yoktur.
Herhangi bir cilt yaralanmasının ardından gelişebileceği gibi kesikler, yanıklar, sivilce izleri, piercing ve dövmeler sonrası oluşan yaraların ardından da oluşabilmektedir.
Keloid yapısında, normal cilt dokusundan daha yoğun ve düzensiz kolajen lifleri bulunur. Ayrıca fibroblastlar gibi hücreler de bulunur ve bu hücreler kolajen üretimini arttırmaktadırlar.
Keloidler genellikle yavaş büyüme eğiliminde olur ve bu süre aylar yıllar sürebilmektedir. Ancak zararlı değildirler ve kansere dönüşme veya başka ciddi sağlık sorunlarına yol açma riskleri oldukça düşüktür.
Keloid’in kendi kendine geçmesi beklenmemelidir. Tedavi edilmediği sürece kalıcı olarak kalmaya devam etmektedirler. Ancak yaralanma bölgesiyle sınırlı kalır ve ciltte yayılmaya devam etmezler.
Semptomları
Genellikle göğüs, sırt, omuzlar ve kulak memeleri gibi bölgelerde sert kabarık kırmızı renkli doku olarak görülür ve estetik görünümde endişe oluşturabilmektedir. Keloid bazen ağrı ve sıklıkla kaşıntıya sebep olur ve büyük boyutlara ulaştığında hareket kısıtlılığına neden olabilmektedir.
Nedenleri
Keloidler genellikle bir yaranın iyileşme sürecinde ortaya çıkar, ancak her zaman bu nedenle ortaya çıkmayabilmektedir.. Keloidlerin oluşumu genellikle şu durumlarda görülür:
- Yaralanma Sonrası: Cerrahi yaralar, yanıklar, kesikler, piercingler, lazer epilasyon, kıl dönmesi, akne ve dövmeler gibi cilt travmaları keloid oluşumunu tetikleyebilmektedir.
- Spontan Gelişim: Nadiren, herhangi bir görünür cilt yaralanması olmaksızın keloidler gelişebilir. Bu durumda, keloidler genellikle spontan olarak ortaya çıkar ve özgül bir yaralanma olayı ile ilişkilendirilemez. Ayrıca, koyu tenli bireylerde keloid oluşumu daha yaygındır. Bunun dışında, cinsiyet ve yaş da keloid oluşumunu etkileyebilir; genç yetişkinler ve kadınlar daha yüksek risk altında bulunur.
- Enfeksiyonlar veya İltihaplanmalar: Cilt enfeksiyonları veya ciltteki iltihaplanma süreçleri, keloid oluşumunu tetikleyebilir.
- Yavaş İyileşen Yaralar: Uzun süre iyileşmeyen veya sık sık yaralanan bölgelerde keloid oluşumu daha olasıdır.
- Genetik Faktörler: Keloidlerin gelişiminde kalıtsal bir yatkınlık bulunabilir, yani eğer aile üyelerinden bir veya birden fazlasında keloid bulunuyorsa, bu durumun diğer aile üyelerinde de görülme olasılığı daha yüksektir.
Keloidlerin oluşumu genellikle yavaş ve sürekli bir süreçtir. Yara iyileştikten çok sonra, hatta yıllar sonra bile gelişebilirler. Bu nedenle, keloid oluşumu riski taşıyan bireylerin, yaralanmaları ve cilt lezyonlarını dikkatli bir şekilde yönetmeleri önemlidir.
Nasıl Önlenebilir?
Yaraların temiz ve nemli tutulması, iyileşme sürecini destekler. Vazelin gibi nemlendiriciler ve yarayı nazikçe sabunlu su ile temizlemek, iyileşme sürecini hızlandırmaktadır. Piercing ve dövmeler, özellikle daha önce keloid oluşumu yaşamış kişilerde yeni keloidlerin oluşma riskini artırabileceği için önerilmemektedir.
Güneşe maruz kalmak keloidlerin daha belirgin hale gelmesine neden olmaktadır. Güneş koruyucu kremler kullanarak ve yara izlerini güneşten koruyarak keloid oluşumunu azaltmak mümkündür.
Medikal Tedavisi
Keloidlerin tıbbi tedavisi çeşitlilik gösterir ve genellikle birden fazla yöntemi bulunmaktadır. Medikal tedavi olarak şu yöntemleri sıralayabiliriz:
- Kortikosteroid enjeksiyonları (keloidin boyutunu ve kızarıklığını azaltılması)
- Silikon jel yama veya levhalar (keloidin düzleşmesine yardımcı olmak)
- Pulsed Dye Lazer darbeli boya lazer
- Cerrahi çıkartma (cerrahi olarak alınması)
- Radyoterapi (keloidin tekrar oluşma riskini azaltmak için)
- Kök hücre (ciltteki hasarlı alanlara kök hücrelerin enjekte edilmesi)
- Kriyoterapi buz tedavisi (keloid dokusunu dondurarak küçültülmesi)
Alternatif Tedaviler
Alternatif tedaviler, geleneksel tıbbi tedavilerin yerini alamaz, ancak bazı durumlarda bu tedavileri destekleyici olarak kullanılabilmektedir. Örneğin soğan suyu ekstresi, keloid ve yara izlerinin tedavisinde alternatif bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Soğan suyu, anti-enflamatuar ve anti-sklerotik özelliklere sahip olduğu bilinir ve bu, skar (yara izi) dokusunun oluşumunu azaltmada etkili olmaktadır.
Aloe vera, cildi yatıştırıcı ve iyileştirici özelliklere sahiptir. Lavanta yağı ise cilde direkt olarak uygulanabilir. Elma Sirkesi, bal, çay ağacı yağı, E vitamini yağı diğer alternatif tedavi yöntemlerindendir. Bu tedavilerin keloidler üzerindeki etkisi kişiden kişiye değişir ve bilimsel olarak kanıtlanmış değillerdir.